2 Ocak 2013 Çarşamba

hayat, varlığımızın taze kokusunu almak gibi bir şey...

Yeni bir yıla daha girdik. Henüz çok başlarındayız. Hayatımızda ki kötülüklerden arınmak iyiliğe ve doğruluğa yakın durarak ilerlemekte fayda var. Dünya çok yara aldı. Mutlu insanların  sayısı çok az ve artık gittikçe azalmaya devam ediyor. Yeni yılın ilk gününde çok insan işinden oldu. İşsizlikleri yüzlerine bir tokat gibi yılın ilk gününde çarptı. Vicdanlar yoksul kalmaya devam etti.
Yalnızca işsizlik değil üstelik bu ülkenin 2013 yılına devrettiği dertler. Saymakla bitmez ama bir kaç tanesi söylemeden de olmaz.
1- Kürt sorunu,
2- İleri demokrasi sorunu,
3- Tutuklu insanların fazlalığı sorunu,
4- Suriye ve Küresel Savaş,
5- Medyanın körlüğü ve dalkavukluğu sorunu vb. gibi.
Yukarıda ki meseleler işin içinden çıkılmaz gibi duruyor üstelik mevcut iktidarın varlığının hayat üzerinde çirkin baskısı ve etkisi daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Bütün bunların yanında henüz ne yaptığına ve yapacağına karar verememiş bir sol güruh. Dünyanın giderek çirkin bir hale geldiği bu günde hiç bir kıpırdanma, silkelenme yok. Küresel akıl tutulması devam ediyor. Dünyanın sadece Latin Amerika tarafı bunun dışında kalıyor. Ortadoğu, Asya, Afrika muazzam yeraltı zenginliklerine rağmen yoksulluğuyla aklı tutulmasının en önemli göstergesi.
Ne konuşsak da önümüzde umut etmekten başka bir çare yok gibi. Ayrıca artık akıl tutulmasından sıyrılmamız lazım. Yoksa bu yoksulluk bizi yiyip bitirecek.
Hayat, varlığımızın taze kokusunu almak gibi bir şeyse eğer kan ve barut kokusu karışmasın.