22 Kasım 2012 Perşembe

suriye meselesi

Yukarıdaki resim, ülkenin kırılgan bir yapıda olduğunu apaçık gösteriyor. Kuzey doğu da Kürtlerin dayanılmaz ve karşı konulamaz ve aslında sürekli görmezden gelinen ama hiçbir zaman yok edilemeyen varlığı. Ülkenin batısı Nusayri yoğunluğu ve hristıyan topluluğa ait. Kuzeyde bir miktar Türkmen, bir miktar dürzi,ermeni ve geri kalan sunni topluluk. Ancak sunni topluluk diğer milliyet ve mezheplere nazaran dağınık bir şekilde görünüyor. Dolayısıyla Beşşar Esad rejimini yıkmakta başarısız bir savaşın içinde debelenip duruyorlar.
Aslında meseleyi doğru okumak lazım. Bütün mesele Suriye devletinin demokratik bir devlet haline gelmesi mi? Yoksa Esad ailesi ülkeyi iyi yönetemiyor ve ülke kaynaklarını kendi menfaati için kullanıyor durumu mu? Yoksa Suriye devletinin çoğunluğu Sunni mezhebine sahip, dolayısıyla rejimin yerine sunni yapının hüküm süreceği bir yapının oluşturulması, yani şeriat devleti haline getirilmesi mi? Şimdi bu soruların altına bir kaç tane daha soru dizip ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Gerekir de bu soru ve cevapların orada yaşayan halka bir faydası olur mu onu hiç düşünmüyorum. Çünkü bu meseleyi halkların inisiyatifine bırakan hiç bir devlet veya topluluk yok gibi. Özellikle Ortadoğu ülkelerinde hiç. Daha savaşın çok başlarında çözülecek bu problem çok daha dallı budaklı hale geldi. Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye "trio"su Avrupa ve Amerikanın desteğiyle bu savaşın belirleyicisi haline geldiler. Belirleyicisi haline geldiler çünkü eğer muhaliflere açıkça veya el altından destek vermeseydiler bu savaş daha çok başlarında rejim lehine sonuçlanacaktı. "Trio", rejimin Arap baharının rüzgarıyla yıkılabileceğini ummuş olsa da bu hiç kolay olmadı ve olmayacak gibi de. Rusya, Çin ve özellikle İran, Suriye'nin tam destekçisi olmaya devam ediyor. Bu karşılıklı desteklerle işin nerelere varacağı, daha ne kadar insanın öleceği belli değil...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder